Polonya’da düzenlenen “Varşova Güvenlik Forumu”nda konuşan Ollongren, ülkesinde 22 Kasım’da genel seçimlerin yapılacağını hatırlattı.
Ollongren, seçimde konunun, Ukrayna’ya destek olmak ya da orduya ayırılacak yüzde 2’lik harcama olmayacağını vurgulayarak
, “Bence bir sonraki seçim daha çok iç meselelerle ilgili olacak. Ukrayna’yı destekleyeceğimiz ve yüzde 2 harcayacağımız artık çok yaygın bir şekilde kabul ediliyor. Kampanyada da yapmaya çalışacağım şey, siyasi tartışmalarda listenin üst sıralarında yer almayacak olsa da güçlü bir savunmaya sahip olmanın gerekliliğinin ve Ukrayna’ya desteğin devam etmesinin öneminin altını çizmek olacaktır”
diye konuştu.
Avrupa ülkelerinin, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda çok hızlı reaksiyon gösterdiğini ve NATO içinde müttefik olarak birlikte hareket ettiklerini dile getiren Ollongren,
“Ukrayna ile ilgili yapabileceklerimiz çok fazla ve son bir buçuk yılda bunu kanıtladık. Yapmamız gereken tek şey bunu devam ettirmek. Bu da birlik olmamız, silah, mühimmat eğitimi gibi yollarla desteğimizi sürdürmeye hazır olmamız gerektiği anlamına geliyor”
değerlendirmesinde bulundu.
Ollongren, ortak savunma için tüm NATO ülkelerinin, NATO’ya güvenebilmesi gerektiğini belirterek,
“Finlandiya’nın NATO’ya katılmasının ve İsveç’in katılmak istemesinin tüm nedeni budur. Elbette Ukrayna da NATO’ya katılmayı çok istiyor çünkü bu ittifaka güvenebilirsiniz. Ancak üzerimize düşeni yaptığımızdan emin olmalıyız. İşte bu yüzden orduya ayırılacak yüzde 2’lik oran çok önemli”
dedi.
NATO’nun askeri savunma ittifakı olduğunu kaydeden Ollongren,
“Avrupa’daki hiçbir ülkenin illaki bir Amerikan şemsiyesi altında olmak isteyeceğini sanmıyorum. Ancak kolektif savunma için NATO’ya güvenebilmeliyiz ve Avrupa ülkeleri olarak kendi güvenliğimiz söz konusu olduğunda daha fazlasını yapabilmeliyiz”
ifadelerini kullandı.
Hollanda Savunma Bakanı Ollongren, Balkanlar’da istikrarsızlık ve Kosova’da NATO müdahalesi olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:
“Bu son derece önemli. Bu tür meselelerle kendimiz başa çıkabileceğiz çünkü bence asıl endişemiz doğrudan ve kısa vadede değil, biraz daha uzun vadede dünyanın başka yerlerinde de çok fazla istikrarsızlık olabileceğidir. Tabii ki ABD’nin de başka bir yere yönelmek zorunda kalması ve dolayısıyla ihtiyacımız olanı bize sağlayamaması gerçek bir olasılık. Dolayısıyla oyunumuzu gerçekten hızlandırmalı ama ittifaka da bağlı kalmalıyız”